layout styles

Orthomol Immun ile Hayata Hazırsınız.

Orthomol Immun multivitamin ve multimineral içeren takviye edici gıdadır. Beslenmeyle ilişkili bağışıklık eksikliklerin (örn. tekrarlayan solunum yolu enfeksiyonları) takviye edici amaçla yönetilmesi için uygundur.

Orthomol Immun; vitaminler, mineraller ve eser elementler ile kombinasyon halinde 25 önemli mikrobesin içerir.

  • Takviye edici gıda alanında 25 yılı aşkın başarı öyküsüne sahiptir.
  • Bağışıklık sisteminizi desteklemeye yardımcı olur. Yıl boyu devam eden destek sağlar.
  • Pratik günlük kullanıma uygun formadadır.

Vücudumuzun tüm savunma sistemleri! Haydi iş birliği yapalım.

Bağışıklık sisteminizi desteklemeye yardımcı olan Multivitamin ve Multimineral İçeren Takviye Edici Gıda.

layout styles

Bağışıklık sistemi – sağlığınızın koruyucusu

Bağışıklık sistemi görevleri ve sorumluklukları ile birlikte gelişir ve yaşamın her evresi bu doğal savunma mekanizmalarına kendi ihtiyaçlarını yansıtır. Çocukların bağışıklık sistemlerinin gelişmesi uzun yıllar alır. Daha sonra yaşam ilerledikçe, vücudun savunması sürekli olarak yeni zorluklarla (hastalıklar, fiziksel zorlanma ve stres gibi) başa çıkmak zorundadır. Ne yazık ki, bağı- şıklık sistemimiz de kendi yaşlanma sürecini yaşar ve çok yönlü koruma gücünü kaybeder.

Bu konudaki iyi haber ise, güçlü bağışıklık savunmalarımızı korumak için bizim de yapabileceğimiz çok şey olduğudur. Mevsim yiyecekleriyle dengeli beslenmek, düzenli egzersiz yapmak ve yeterli düzeyde dinlenmek vücudunuzun savunma sistemine çok fayda sağlar.

Mikrobesinler (vitaminler ve mineraller) burada özel bir vurguyu hak ediyor. Bağışıklık sistemi tarafından gerçekleştirilen görevlerin karmaşıklığı onun yeterli miktarda mikrobesine bağımlı olduğu anlamına gelir. Peki mikrobesin nedir? Ve neden bağışıklık sistemi için bu kadar önemlidir?

Sonraki sayfalarda bağışıklık sisteminin nasıl çalıştığını anlatan ve bağışıklık sisteminin sağlığını güçlendirmede beslenmenin önemini açıklayan pek çok büyüleyici ayrıntıyı bulacaksınız. Ayrıca kişisel kapsamlı korumanızı en iyi şekilde nasıl destekleyebileceğiniz konusunda tavsiyeler de alacaksınız.


Çok yönlü immünolojik koruma sağlayan ürünlerimiz

Yaşam boyu güçlü bir koruyucu

Ne yapıyor olursak olalım, ister çalışalım, ister spor yapalım, ister arkadaşlarımızla bir kafede oturalım, milyonlarca mikrop (bakteri, virüs ve mantar gibi) ve dış etkenler (ince toz ve polen gibi) ile sürekli temas halindeyiz. Vücudumuz kendi çok yönlü koruması yani bağışıklık sistemi sayesinde çoğu zaman bu saldırılarla başa çıkmayı başarır. Bizi saldırılara karşı korumak için haftanın yedi günü 24 saat aralıksız çalışır.

style switcher

Karmaşık bağışıklık ağ örgüsü nedir?

Bağışıklık sistemi vücudun tamamına yayılan, son derece karmaşık ve hassas bir ağdır. Özel kan hücre- lerinin yanısıra, kemik iliğimiz, timusumuz, dalağımız, bademciklerimiz ve lenf düğümlerimiz gibi organlar bu sistemin bir parçasıdır. Bağışıklık sistemimiz olmasaydı mikroplar ve çevresel kirleticiler gibi zararlı faktörlere ve vücudumuzda sağlığımızı bozan değişikliklere tehlikeli bir şekilde maruz kalırdık.

Bu koruma iki farklı bileşen ile sağlanır:

  • Spesifik olmayan, doğuştan gelen savunma.
  • Spesifik, edinilmiş savunma

Spesifik olmayan, doğuştan gelen savunma

Spesifik olmayan bağışıklık savunması yabancı maddeleri ve pek çok mikrobu vücudumuzla ilk temas ettikleri anda etkisiz hale getirebilmektedir. Doğduğumuz andan itibaren bizi iki önemli savunma aracıyla korur: fagositler ve öldürücü doğal hücreler. Her iki hücre tipi de hücresel savunmada aktif rol oynar, mikropları ve yabancı maddeleri doğrudan içlerine hapsederek parçalar ve vücuttan uzaklaştırır.

Spesifik, edinilmiş savunma

Spesifik olmayan ve doğuştan gelen savunmanın aksine, spesifik savunma doğumdan sonra yapılanmaya başlar ve yaşamımız süresince devamlı gelişir. Organizma belirli mikropları bellek hücrelerinin yardımıyla “hatırlar” ve bu sayede onları “öğrenir”. “Edinilmiş” teriminin kullanılmasının nedeni budur. Spesifik bağışıklık sistemin savunma stratejisi lenfositler tarafından oluşturulur.

B ve T hücreleri önemli beyaz kan hücresi tipleridir. B hücreleri “öğrenme” yeteneğine sahiptir ve ilk temastan sonra düşmanların her birine karşı spesifik olarak etki gösteren bir madde (antikor) üretirler; B hücreleri yabancı maddeyi işaretler ve onu devriye gezen T hücresine yönlendirir. T hücresi de onu zararsız hale getirir. Yeri gelmişken: spesifik bağışıklık savunmanın gelişimi ancak 10-12 yaşlarında tamamlanır. Çocukların enfeksiyonlara yetişkinlerden daha yatkın olmalarının nedenlerinden biri de budur.

Bağışıklık sistemimiz de bizimle yaşlanır

Derimizin yıllar geçtikçe kendini yenileme yeteneğini giderek kaybettiği gibi, organ ve hücre fonksiyonlarımız da yaşımız ilerledikçe azalır. Bu durum bağışıklık sistemimizi de etkiler. Örneğin, biz yaşlandıkça kemik iliği daha az sayıda savunma hücresi üretir ve bunun sonucunda bağışıklık sisteminin performansı azalabilir. Yaşlanma süreçleri karmaşıktır: mikroplarla ve değişmiş vücut hücreleriyle devamlı savaşma yeteneklerini azal- tırlar. Yaşamın bu evresinde bağışıklık sistemin destek- lenmesi son derece önemlidir.


layout styles

Bağışıklık sistemimiz zayıflama belirtileri gösterdiğinde

Bağışıklık sistemimiz her zaman çalışır durumdadır ve en üst düzeylerde performans göstermesi gereklidir. Ancak üzerimizdeki baskı çok fazla olduğunda bu kapsamlı korumamız güçsüzleşme işaretleri göstere- bilir.

Bağışıklık sistemin zayıflamasının pek çok nedeni vardır, örneğin;

  • Akut ve kronik solunum yolu hastalıkları
  • İş ve özel yaşamımızdaki stres
  • Çevresel kirleticilerden kaynaklanan stres
  • İlaç kullanımı
  • Kötü beslenme
  • Ameliyatlardan sonraki iyileşme dönemi
  • Yaşlanma süreçleri
  • Beslenmeyle ilişkili bağışıklık eksiklikleri, örn. Tekrar eden enfeksiyonlar nedeniyle

Her gün milyarlarca savunma hücresinin üretildiği tahmin edilmektedir ve bu muazzam bir başarıdır. Ba- ğışıklık sistemde zayıflıklar varsa, örneğin önemli mik- robesinlere artan ihtiyaç karşılanamadığında, hücre yapımı aksayabilir ve bu vücudun savunma sistemleri üzerinde etki yaratır. Çok yönlü korumamız hızla sek- teye uğrayabilir. Buna karşılık, bizim bazı eylemlerimiz de bağışıklık sistemi üzerinde olumlu etki yaratabilir. Yeterince dinlenme ve uyku; hücrelerin kendilerini ye- nilemelerine imkân sağlayabilir. Açık havada egzersiz yapmak ve dengeli beslenmek de her yönden sağlıklı bağışıklık sistemin korunmasına katkıda bulunabilir.


Bağışıklık sistemi: soğuk algınlığı ve grip

Güçlü bir bağışıklık sistemi bile soğuk algınlığı gibi enfeksiyonları bazen önleyemeyebilir, fakat giderilme- si üzerinde bir etkisi vardır. Bağışıklık sisteminin ne derece iyi çalıştığına bağlı olarak semptomlar daha az belirgin ve hastalık süresi daha kısa olabilir.

Soğuk algınlığı mı, grip mi?

Soğuk algınlığı mı, grip mikrobu mu yoksa gerçek influenza mı? Bu hastalıkları birbirinden ayırt etmek kolay değildir ve doktorlar bile sorunlar yaşarlar. “Zararsız” soğuk algınlığının tersine, gerçek influenza grip virüsünün belirli tiplerinden kaynaklanır. Buna karşılık, geniş bir yelpazedeki mikroplar soğuk algınlığına neden olabilirler. Çok farklı ailelere mensup toplam 100’den fazla farklı virüs tetikleyici rol oynayabilir.

Influenza özellikle ani başlangıcı, aynı zamanda şiddeti ve süresi yönünden normal bir soğuk algınlığından farklıdır. Ancak soğuk algınlığından sonra iyileşmek zaman alır. Genellikle soğuk algınlığı 7 gün sürer ve en geç iki hafta sonra tüm semptomlar ortadan kalkmış olur.

style switcher

layout styles

Bağışıklık sisteminiz “yorgun” mu?

Uyku soğuk algınlıklarına karşı korur

Yeterli miktarda uyumayan kişilerin savunmaları çok ciddi şekilde zayıflar. San Francisco’daki araştırmacılar az uykuyla geçen gecelerin soğuk algınlığı virüsleri için elverişli bir ortam oluşturduğunu göstermişlerdir. Buna karşılık, 7 saat veya daha uzun süre uyumak enfeksiyonlara karşı etkileyici koruma sağlar.

Soğuk algınlığı virüsleriyle enfeksiyon riski

  • Uyku > 7 saat: %17.2
  • 6–7 saat uyku: %22.7
  • 5–6 saat uyku: %30.0
  • Uyku < 5 saat: %45.2

Beslenme bağışıklık için bir faktördür

Taze içeriklerden oluşan dengeli bir beslenme, güçlü bir bağışıklık savunmasının temelidir. Bu nedenle, mevsim meyveleri ve sebzeleri beslenmenizde en yüksek önce- liği almalıdır. Ancak tam tahıllı ürünler, yağlar ve kuruye- mişler de önemlidir çünkü bu besinler önemli vitaminler, eser elementler ve bitkisel besin maddeleri içerirler. Bu gıdalar sadece hastalıklara karşı koruma sağlamakla ve onları alt etmenize yardımcı olmakla kalmaz, aynı za- manda vücutta diğer birçok metabolik işleme de destek olurlar.

Tavsiyemiz

İlkbaharda kuşkonmaz, yazın çilek, sonbaharda elma: mümkün olduğunca mevsim yiyeceklerini tüketiniz - özellikle de çeşitli renklerde olanları. Önemli: Meyve ve sebzeler mümkün olduğunca az pişirilmelidir çünkü pişirmek vitamin içeriğini büyük ölçüde azaltabilir.

style switcher

Siz ye(me)diklerinizsiniz

Ne yazık ki, insanlar besin maddelerinden zengin gıdaları uluslararası uzmanların önerdiğinden çok daha az miktarda tüketmektedir. Almanya’da gıda tüketimi ve beslenme davranışını incelemek üzere yapılan bir araştırma, nüfusun %59’unun önerilen günlük meyve miktarını (250 g) tüketmeyi başaramadığını göstermektedir. Ayrıca, insanların %87 gibi yüksek bir kısmı her gün yeterince sebze (400 g) yememektedir (Ulusal Yeme Alışkanlıkları Anketi – Nationale Verzehrstudie II, 2008). Çalışma buna bağlı olarak D3 vitamini ve folik asit gibi çeşitli mikrobesinlerin düzeylerindeki eksiklikleri ortaya koymaktadır ve nüfusun geniş kesimlerinde alım miktarı Alman Beslenme Derneği (Deutsche Gesellschaft für Ernährung) tarafından sağlıklı insanlar için önerilen referans değerlerin altında kalmaktadır.

Ancak yeterli miktarda mikrobesin alımı bağışıklık sistemi için son derece önemlidir. Akut veya kronik hastalığı olan kişilerin sağlıklı kişilere önerilen miktarlardan çok daha fazlasına ihtiyacı vardır. Fakat bu artmış olan ihtiyacı normal beslenme alışkanlıklarıyla karşılamak her zaman kolay değildir.


layout styles

Bağışıklık sistemi için mikrobesinler

Vücudun savunması ancak yeterli miktarda besin (mikro ve makro besinler) aldığında düzgün çalışır. bağışıklık sisteminin her bir bileşeni ağırlıklı olarak hızla yenilenen hücrelerden oluştuğundan, yetersiz mikrobesin miktarlarına çok duyarlı bir şekilde yanıt verirler. Buna karşılık, vücut enfeksiyonlarla savaşırken daha fazla miktarda mikrobesin kullanır ve dolayısıyla daha fazlasına ihtiyaç duyar. Bu nedenle mikrobesinlerin alımı vücudun immünolojik yeterliliğinde çok önemli bir rol oynar.

Vücuda bir mikrop girerse, savunma hücreleri onunla savaşmaya hazırdır. Örneğin, bazı bağışıklık hücreleri (örneğin makrofajlar) mikropları içlerine çekerek ve sindirerek (fagositoz) kendi başlarına yok edebilirler. Ayrıca, diğer savunma hücrelerini enfeksiyon bölgesine çeken veya diğer bağışıklık reaksiyonları kontrol eden belirli haberci maddelerde üretilir.

A, C, D ve E vitaminleri ve eser elementler selenyum ve çinko dahil olmak üzere çeşitli mikrobesinler bu süreçlerde yer alır. Bunlar bağışıklık reaksiyonunda, aynı zamanda bakteri ve virüs gibi mikroplara karşı savunmada yararlı bir etkiye sahiptir.

Bağışıklık savunması ve özel besin maddesi gereksinimleri

  • Yağda çözünen vitaminler: A, D, E vitaminleri
  • Suda çözünen vitaminler: C, B6, B12 vitaminleri, folik asit
  • Eser elementler: Çinko, selenyum, demir
  • Bitkisel besin maddeleri: C vitaminin etkisini güçlendirirler

Tekrarlayan enfeksiyonlar için destek

Sık sık solunum yolu enfeksiyonlarına yakalanan kişilerde zaman içinde mikrobesin eksiklikleri gelişebilir. Çalışmalar bağışıklık sistemine spesifik mikrobesinlerin takviye şeklinde alımının tekrarlayan enfeksiyonlar için çok faydalı olabileceğini göstermektedir. Özellikle vitamin düzeyleri düşük olan kişiler bundan fayda görebilir.